BAYRAM ASLINDA SEBEPSİZ BİR SEVİNÇTİR
Makale
26.03.2025
Selahaddin YUSUF
59 görüntülenme

Bir çocuğun sebepsiz gülümsemesi gibi mesela. Çünkü içten yükselir ve durdurulamaz. Bayram, vakti ve müddeti belli bir sevinç olmasına rağmen, zamanla ölçülebilir olmasına rağmen sebepsiz bir sevinçtir. Kendiliğinden kabaran bir şevk ve sürur olarak eşsizdir o. Yeri doldurulamazdır. Ve sebepsiz sevinç kadar kendiliğindendir, kendi başına ve kendiyle kavi bir baş başalık ima eder.
Bir bakımdan daha ölçülebilirdir bayram. Yıl dediğimiz şeyi dört parçaya böler. Kurban ve Ramazan Bayramlarından bahsediyorum. Dört parçalık yıl, bölünmüş, anlaşılmış ve -elbette en önemlisi şu ki- bir manaya kavuşmuş olmaklığı itibariyle sevinç uyandırır. Çünkü ucu açık zamana anlam verebilmek o kadar kolay değildir. Ruhumuz katı bir istidat, belirlenmiş bir mesafe ve ölçülebilir bir zaman ile teskin edilebilir. Belirsizlik bizi daima endişeye sürükler. Derin ve uzun bir mesele elbette.
Günümüzü oruçla ikiye bölüyoruz. Bunun kapısı bile tek başına sevince çıkar işte. Çağımızın en büyük meselelerinden biri, çağdaş insanın en büyük anksiyete sebeplerinden biri “amaçsızlık” değil mi? Evet öyle. İnsanların her Allah’ın günü bir amaç edinebilmek için ne kadar çocukça şeylere bel bağladığını gözlemleyebiliyoruz, değil mi? Ama size bir şey söyleyeyim mi; iftarı beklemekten daha güzel, daha derin ve sahici bir amaç lezzeti tatmadım ben bugüne kadar.
Peki ya vahdetin lezzeti? Bütün o milyonlarca insanla, bütün o rengârenk, rengahenk, dünyanın her yerlerindeki insanlarla aynı anda aynı şeyleri hissetmek de olan iftarı nasıl anlatmalı? Belki de anlatmamalı hiç. Kıskançlıkla ve sessizlikle saklamalı onun sevincini içimizde.
Bayrama ulaşmak!
İşte insani akıl dışılıkların en güzeli. İşte sebepli sebepsiz sevinçlerin en güzel dağının çiçekli zirvesi. Ne mutlu bu sevinci iliklerine kadar hissedebilenlere. Ne mutlu insan kardeşliğinin bu en derin ruhunu kavrayabilen ve yaşayabilenlere.