EBEDÎ MÜJDE EBEDÎ BAYRAM YOLUNDA BAYRAMLARIMIZ
Makale
26.03.2025
Prof. Dr. Abdurrahman HAÇKALI
230 görüntülenme

Hz. Peygamber’i “beşir” ve “nezir” olarak tanıtır Kur’an-ı Kerim. “Cennet ile müjdeleyen” ve “cehennem azabı ile uyaran”. Kur’an-ı Kerim’de aynı isimlere sahiptir; müjdeler ve uyarır.
“Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, içlerinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler ve Adn Cennetleri’nde güzel meskenler vadetmiştir. Allah’ın rızası ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş budur.” (Tevbe, 9/72)
“Şüphesiz iman edip salih amel işleyenlere, içlerinden ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur.” (Burûc, 85/11)
Kur’an ve sünnet bu müjdelerle doludur…
Aslında müjdenin içeriği, O’na yakın olmaktır; O’nun affına mazhar olmak, rahmetine nail olmaktır…
Kur’an’a göre cennette müminler Allah’a yakın olacak, O’ndan selam alacak, O’nun huzurunda bulunacak ve en büyük müjde olarak O’nu görebileceklerdir. En büyük nimet, Allah’ın rızasını kazanmak ve O’na yakın olmaktır.
Muştuyu veren O celle celâluh:
“O gün birtakım yüzler aydındır.
Rablerine bakarlar. …” (Kıyâme, 75/22, 23)
İşte gerçek bayram…
*-*-*
Müslüman için gerçek ve hakiki müjde ebedî kurtuluş müjdesidir.
Bu müjdenin öncüleri daha dünyada alınır. Af müjdesi, bağışlanma müjdesi, rıza müjdesi, rahmet müjdesi, cennet müjdesi…
Ramazan ayının ihyasına verilen müjdeler gibi: “Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem azabından kurtuluştur.”; “Oruç sabırdır, sabrın karşılığı ise cennettir.”; “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak ramazanı ihya ederse geçmiş günahları bağışlanır.”; “Ramazan ayı geldiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.”; “Ramazan ayında edilen dualar geri çevrilmez…”. Müjdeler.
Bayram sabahı melekler şöyle seslenerek müjdeyi hatırlatır: “Ey Müslümanlar! Keremi bol olan Rabbinizin rahmetine koşunuz… Siz geceleri ibadetle geçirdiniz, gündüzleri oruç tuttunuz… Mükâfatınızı alınız.”
Yine bayram namazından sonra şöyle seslenildiği rivayet edilmiştir: “Müjdeler olsun! Rabbiniz sizi bağışladı, doğru yola ermiş olarak evlerinize dönünüz. Bayram günü mükâfat günüdür. Bugün sema âleminde mükâfat günü olarak ilan edilir.”
Ve kutlama: Ramazan Bayramı. “O günkü “Büyük Müjde”ye doğru yürüyorsunuz, bayram edin… Nail olduğunuz bu müjde mübarek olsun… Bayramınız mübarek olsun.” Müjde… Ebedî kurtuluş müjdesi bu… Gerçek müjde.
*-*-*
Kurban Bayramı da öyledir, hac gibi büyük bir ibadetin, ümmetin toplu ibadetinin akabindedir.
Hac ibadeti ile ilgili müjdeler de, gerçek müjdenin bu dünyadaki habercileri.
“Her kim bu evi (Kâbe’yi) hacceder, bu esnada cinselliğe yaklaşmaz ve kötülük işlemezse, anasının onu doğurduğu günkü gibi tertemiz/günahsız hâline dönmüş olur.”
- “Hac ile umreyi birbirine ekleyin. Çünkü bunlar körüğün demir, gümüş ve altının kirini gidermesi gibi fakirliği ve günahları giderir. Makbul bir haccın karşılığı ancak cennettir.” Gerçek müjde… Müjdeniz mübarek olsun… Bayramınız mübarek olsun…
*-*-*
“Unutmayın ki, o kurbanların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Sizden Allah’a ulaşacak olan şey takvanızdır. Allah bu şekilde o hayvanları hizmetinize verdi ki, size gösterdiği gibi Allah’ı tekbir ile yüceltesiniz. Resûlüm! Artık o iyilik eden ve işini güzel yapanları müjdele!” (Hac, 22/37)
“Biz her ümmete bir kurban ibadeti belirledik ki, kendilerine rızık olarak verdiğimiz hayvanları kurban ederken üzerlerine Allah’ın adını ansınlar. Şunu iyi bilin ki, sizin ilahınız tek bir ilahtır; öyleyse artık O’na teslim olun. Resûlüm! Tam bir ihlas, samimiyet ve tevazu içinde Allah’a boyun eğen kulları müjdele!” (Hac, 22/34)
Kurban Allah yolunda fedakârlığımızın sembolü… Hz. İbrahim, Allah için oğlunu dahi kurban edebilecek fedakârlığa, iman ve teslimiyete sahipti; oğlu Hz. İsmail de. İmtihanı başarmışlar ve Allah tarafından iyilerden (muhsinin) oldukları müjdesini almışlardı: “Biz ‘iyileri’ böyle mükâfatlandırırız.” (Saffât, 37/105)
*-*-*
Ramazan’a ve gerekse hac ve kurban ibadetlerine verilen müjdeler kalbi sevinç ve sevgi ile doldurur, herkesi bir araya getirir, dertleri dermana çevirir gönülleri birbirine açar… Aslında dünyevi gam ve tasaları dağıtan, bütün kırgınlıkları örten, hataları görünmez kılan, eksikleri tamam eden ve dargınları bir araya getiren bu müjdedir. Böyle bir müjde ve sevinç.
Bu müjdenin bir ön şartı var malum: Birbirimizi sevmemiz. Sevmez miyiz? Affedilmişiz! Başkalarını affetmez miyiz?
Bu müjdeyle sofralar kurulur, yüzler güler, uzaklar yakın olur, soğuklar sıcak…
*-*-*
Hz. Peygamber, bu sevincin toplumun her kesimi tarafından hep beraber yaşanmasını istemiş, bunun için bayram namazı kılınan yere yaşlı, genç, çocuk, kadın ve erkek herkesin gelmesini emretmiştir.
Fitre ve kurban… Herkes bayram edebilsin diyedir. Bayramda kutlama var, yeme içme var, ikram var. Hz. Peygamber bayram günlerini, “yeme içme” günleri olarak vasıflandırarak bayramı bayram gibi geçirmenin önemine dikkat çekmiş ve bayram günlerinde oruç tutmayı da bu nedenle yasaklamıştır.
*-*-*
Demek ki bayramlar, aslında bize varlık amacımızı hatırlatan, gerçek sevincin ebedî kurtuluş müjdesini aldığımız zaman olacağının farkına vardıran özel günlerdir. Gerçek sevincin ne olduğuna dair bir farkındalık… O sevince yönelik ön hazırlık…
Dünyevi sevinç ve üzüntülerin geçici olduğunu da böylece öğrenmiş oluyoruz. Bizim için hakiki mutluluk, ebedî kurtuluş müjdesini alacağımız o gündür… Ne gam baki.. Hüve’l-Baki.
Son gülenlerden olmak dileğiyle…
*-*-*