31 Mart 2025, Pazartesi

ORHAN HAKALMAZ

Çocukluğunuzdaki ramazanlardan ve size hissettirdiklerinden biraz bahseder misiniz?
Çocukluğumuzda ramazan geldiğinde büyük bir heyecan olurdu. Hatta gelmeden evvel hazırlıkları başlıyordu. Gece uyanmak, biraz “acaba tutabilecek miyiz?” korkusu, biraz da zorluğu vardı ama bambaşkaydı. Allah kabul etsin hepimizin oruçlarını. İklim değişiyordu aslında. Yine günlerden pazartesi, salı ama ramazan ayı. Aynı gündü, aynı güneşti, aynı sokaktı ama müthiş bir heyecan, müthiş bir mutluluk ve ramazanın sonunda başarabilmenin hazzı vardı.
Tekrar o günlere dönseydiniz ramazanı nasıl geçirirdiniz?
O günlere dair eksik olan bir şey hatırlamıyorum. Fakirdik, çoğu aile gibi. Ülkemizin de durumu belliydi ama gerçekten çok mutluyduk. Sevgi ortamındaydık. Bazen aç olurduk bazen kavga ederdik ama ne olursa olsun ben her şeyin aynı olmasını isterdim. Zaten anne babanın yaşaması bile büyük bir nimet. Ramazanın sonuna kadar o ayı bütün hazzıyla ailecek yaşıyorduk. Tekrar o günlere dönebilsek keşke ama yaşadığımız anın da farkında olmak ve bu anların kıymetini bilmek lazım.
Çocukluğunuzda kimin iftar sofrasında ağırlanmak isterdiniz?
Restoranlarda, otellerde iftar sevmezdim. Ailecek iftar etmek çok hoşuma gider. Misafir gelmesine, bu dinimizde de var, bayılırım. Kime gitmek istersiniz derseniz; mütevazı, benim oraya gelmeyeceğimi düşünen insanların evinde iftar etmek isterim. Ediyorum da çok şükür, davete icabet sünnettir. Ama çocukluğunuzda nerede ağırlanmak diye sorarsanız, ben yine evimdeki iftar sofrasında olmak isterdim. Kalabalık aile olmanın bir güzelliği var tabii ki. Yer kapmak, birlikte hazırlamak o anlara bayılıyor insan. Kendi ailemin yanında olmak isterdim.
Vazgeçemediğiniz bir ramazan ya da bayram alışkanlığınız var mı?
Bence özellikle çocukları olan aileler küçücük de olsa çocuklarına yeni bir şey alsınlar. “Şu zengin, onun ihtiyacı mı var?” demeden yeni bir şey almanın heyecanını hissettirsinler. Ben kendim de yapıyorum. Yeni bir şey alıp bayram sabahı giymek hâlâ terk etmediğim alışkanlığımdır.
Eski bayramlar söylemi hep dile getirilir. Neydi o eski bayramların özellikleri?
Ben söylemin insanın çocukluğuna özlem olduğuna inanıyorum. Çünkü bayram, her zaman bayram. Bayramı iyi yapan ise ailelerin o bayramı nasıl yaşadıklarıyla ortaya çıkıyor. Ortam biraz değişti ama yine de ailelere çok büyük görev düşüyor. Çocuklara bayramı bayram gibi yaşatsınlar, gerçekten bayram olduğunu, başka bir gün olduğunu, başka bir şeyler olduğunu, iklimin değiştiğini anlatsınlar. Yaşatsınlar. İnsan çocukken mutluluğu sonuna kadar yaşıyor. Belli bir yaştan sonra artık başka şeyler düşünüyorsunuz. Evlendikten sonra artık ev gailesi, çocuk olduğunda sorumluluklar ön plana çıkıyor. O yüzden hayatın tadını çocukken çıkarıyor insan. Bu söylem ile bence çocukluğunu özlüyor bayramdan ziyade. Tabii bayramdaki çocukluk da ayrıca özleniyor çünkü harçlıklar geliyor, kalabalıklar oluyor. Yeni şeyler alınıyor, herkes yeni bir şeyler getiriyor. Bence özlenen, o çocukluktaki mutluluk.
Bayrama dair zihninizde yer eden bir eseri bizimle paylaşır mısınız? (Şiir, beste, ilahi, kitap, mimari yapı...)
Aklıma Topkapı Sarayı geliyor. Bayramın ikinci ve üçüncü günü ziyaret ederdik. Bizim ev yakındı, Tepebaşı’nda. Topkapı Sarayı’na giderdik. Beyoğlu bizim için çok önemliydi. İstiklal Caddesi’ne çıkıp gezmek, oradaki mağazalara bakmak, orada satılan çocuk dergilerinden almak. O çocuk dergilerini alıp bayramlarda okumak çocukluğumdan aklımda kalan güzel anılardandır.
Bayramları hangi türküyle bütünleştirirsiniz?
Ben konserlerde de bayrama yakın şu türküyü söylerim. Alvarlı Efe Hazretleri’nin “Can bula cananını bayram o bayram ola, kul bula sultanını bayram o bayram ola” Bayram odur. Hatta şu duayla bitiririm. Ömrümüz ramazan, sonumuz bayram olur inşallah.
Bayram sevinci sizce kimlerle paylaşılmalıdır?
Demin de bahsettiğim gibi bayram sevinci bence öncelikle çocuklarla paylaşılmalıdır. Çok güzel, doğru bir tohum da ekmiş oluruz. Onlar da büyüyüp kendi çocuklarına bayramı yaşatır. Bizim gibi 60 yaşına geldiğinde de özleyeceği bir çocukluğu, çocuklara yaşatmakta fayda var. Tabii ki, başta aile geliyor, büyükler geliyor her zaman ama çocuklara bir torpil yapsınlar bayramlarda.
Gerçekten keyifli bir bayramdı diyebileceğiniz bayramı nasıl özetlersiniz?
Benim için yıllardır öyledir. Keyifli bir bayram dediğim aile ziyaretleridir. Artık yaşlandığımız için bizim eve daha çok geliyorlar. Biz giderdik önceden. O ziyaretlerde herkes sağlıklıydı. Gülerdik, eğlenirdik, şarkılar söylerdik, fıkralar anlatırdık, anıları tazelerdik. Büyüklerimizi rahmetle anardık. Genelde benim için güzel bir bayram olurdu.
Bayramla ilgili paylaşmak istediğiniz özel bir hatıranız var mı?
Küçüklüğümün oruçları. Küçükken biz de illa tutalım derdik. Sahura kalkardık. Öğle namazına kadar tuttururdu annem. Öğle ezanında “Sizin ezanınız okundu.” derdi. Dolayısıyla çok güzel bir eğitim verirdi. Hem ezanla oruç açmak hem bize oruç tuttuğumuzu hissettirmek hem tutmaya alıştırmak büyük bir pedagogluktu bence.
Son olarak bayram mesajı mahiyetinde okuyucumuza ne söylemek istersiniz?
Aslında her sağlıklı günün bayram olduğunu unutmasınlar. Çünkü her gün Allah’ın bize nefes verdiği, ruhumuzu tekrar geri verip sabaha kalktığımız bir gün olsa da bir yönüyle hayatımızın son günü. Ama tabii bayramların özel bir iklimi var bizim dinî bayramlarımızın hele de Ramazan Bayramı’nın. Ramazan Bayramı gerçekten bir başka. Sevdiklerinin kıymetini bilsinler, bugün varız yarın yokuz. Yaşadıklarımızı görüyorsunuz sabahtan akşama kaç kişi ölüyor, haberimiz olan olmayan. “Fırsat eldeyken demler sürmeli” diye bir türkü var ya; işte fırsat eldeyken, anne baba yaşıyorken onları mutlu etmek lazım. Sonra da çocuklara bayramı yaşatmak lazım. Deminki duayla bitirelim. Ömrümüz ramazan sonumuz bayram olur inşallah. Allah hepimize hayırlı ömür, hayırlı ahiret nasip etsin.
Orhan HAKALMAZ
Orhan HAKALMAZ

Yazar hakkında bilgi bulunmamaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları