728 x 90

SÖYLEŞİ: Emel TAŞCIOĞLU

img
Bayramlar, hasretlerin kavuşmasıdır, küslerin barışmasıdır, büyüklerin ellerinin öpüldüğü, akraba ziyaretlerinin yapıldığı, gönül alındığı özel günlerdir.

Emel Taşçıoğlu için bayram nedir, kurban ona neyi çağrıştırır?

Anne babamızdan öğrendiğim ve deneyimlediğim kadarıyla hasretlerin kavuşmasıdır bayram, küslerin barışmasıdır. Büyüklerin ellerinin öpüldüğü, akraba ziyaretlerinin yapıldığı, gönül alındığı özel günlerdir. Kurban Bayramı dediğiniz zaman farklı bir misyon yükleniyor, o da yardımlaşmadır. İhtiyacı olanlara elimizden geldiğince gücümüz ölçüsünde yardım etme zamanıdır. Yılda bir de olsa, hiç değilse normal zamanlarda yardım yapmayan kişilere bir hatırlatmadır diye düşünürüm.

“Ah, nerede o eski bayramlar?” mı?

Ah, nerede benim çocukluğum diye düşünürüm bunu. Çünkü eski bayram demek, kişinin geçmişini yâd etmesi demek. Geçmiş nedir? Kaybettiğiniz sevdiklerinizin hep yanınızda olduğu, sizin mutlu olduğunuz dönemlerdir. Ben şimdi “ah nerede o eski bayramlar” dediğimde annemin babamın elini öpmeye gittiğim ya da annemle, babamla, abilerimle, bize gelen akrabalarla ziyaretlerin yapıldığı, benim çocuk olduğum, birçok derdin farkında olmadan kendi dünyamda mutlu yaşadığım günlerdeki bayram algısı diye düşünürüm. Yoksa bayramlar değişmiyor aslında. Eskiden bayram nasıl idiyse şimdi de öyle. Eskiden insanlar nasıl bayram yaşıyor idiyse şimdi de aslında aynısını yaşıyor. Benim için tabii ki geçmişteki bayramlar daha özeldi. Çocuktum çünkü o zaman. Sadece o günün güzelliğini, bana alınan hediyeyi, birilerinin verdiği bir harçlığı ya da bir şekeri görüp mutluluk duyduğum günlerdi. Onun için ah nerede o eski bayramlar diyoruz bence.

Bayramı bir çiçekle özdeşleştirseydiniz, rengiyle kokusuyla hangi çiçek olurdu?

Rahmetli annemin evinde hiçbir zaman kaybolmayan sardunyalar ve her dönemde kurusa bile yenisini diktiği küpeli çiçekleri.

Sizi duygulandıran bayram hediyesi?

Çocukluğumda annem ve babamın bana aldığı kırmızı, üzerinde minik minik siyah çizgileri olan bir ayakkabı vardı. Hediye deyince o geliverdi aklıma. Bayramda sevdiklerinizle, ailenizle, evlendirip gönderdiğiniz çocuklarınızla, torunlarınızla bir araya geldiğiniz zaman zaten en büyük hediyeyi almış oluyorsunuz. Aile bir aradaysa bundan daha büyük bir hediye yok. Bence en kıymetli hediye aileniz ve sağlıkla bir arada olabilmeniz.

Her insanın kendisini manevi olarak huzurlu hissettiği bir mekân/şehir vardır. Sizin için bu mekân/şehir neresidir?

Ben Ankara’da doğdum büyüdüm. Ankara’yı çok severim. İstanbul’a gittiğimde İstanbul’daki mübareklerin çok olmasından mı bilemiyorum, farklı bir atmosfer hissediyorum. Sorunuza şöyle de cevap verebilirim. Siz iç huzurunuzla nereye giderseniz gidin orayı özelleştirirsiniz.

Bayrama dair zihninizde yer eden bir eseri bizimle paylaşır mısınız? (Şiir, beste, ilahi, kitap, mimari yapı...)

Mesleğimle ilgili bir türkü diyeyim o zaman: “Bayramdan Bayrama.”

Bayram sofranızda kimi ağırlamak isterdiniz?

O sofradaki her şeye ihtiyacı olduğunu ya da onları bulup yiyemediğini düşündüğüm kişiler olsa da onlara yedirsem diye düşünürüm.

Sahne serüveniniz 5 yaşındayken başlıyor. İlk söylediğiniz eseri ve o anki duygunuzu hatırlıyor musunuz?

Normalde insan beş yaşındaki yaşadığı bir günü unutur belki. Ama benim unutmama fırsat olmadı. Çünkü o günün fotoğrafı var. O günü defalarca babamdan dinledim. “Sevda Yüklü Kervanlar” adlı eserle sahneye çıkmışım. Esere girdiğimde seyirciler heyecanla ayağa kalkmış. Ortalıkta dolandığım, insanların bana bakışı, benim elimde mikrofonla sanki normal bir çocuk parkında geziniyormuşum gibi dolanıp türkülerimi de tam bir profesyonel gibi okuduğum hafızamda kalmış.

Okurlarımıza bir türkü hediye etmek isteseniz?

Geceler Yârim Oldu.

Son olarak sizden bir bayram mesajı alabilir miyiz?

Saygı ve sevgi. Saygı olmadan sevgi olmaz diyorum. İnsanların saygılarını kaybetmemelerini diliyorum. Örfümüzü, âdetimizi, geleneğimizi, göreneğimizi biz saygı üzerine kurmuşuz. Onları kaybetmeyelim ki saygımız da kaybolmasın. Saygının olduğu yerde sevgi kendiliğinden olur, yüreğimizdeki sevgiyi de kaybetmeyelim. Demiş ya Yunus Emre: Yaradılanı severim Yaradan’dan ötürü. Yaratılan her şeyi; hayvanı, çiçeği, böceği insanı, kadınları saygıyla, sevgiyle beslerseniz bu dünya gerçekten yaşanılan bir yer hâline gelir.

Makaleler

Yazarlar